AnaSayfa Kuruluş: 22 Nisan 1987
Dil Derneği, Bakanlar Kurulunun 24.07.2002 tarih ve 2002-4812 sayılı kararı ile kamu yararına çalışan dernektir.
 
Yayın Yönetmeninden

 

ÇAĞDAŞ TÜRK DİLİ - Şubat 2018
 

ŞEHRİN COĞRAFYASI ŞİİRDİR

Ertuğrul Özüaydın

 

Bir şehrin en önemli öğesi şehrin içinde yaşayanlarıdır. Yani hemşerileridir. Şehir ve şehirli asla birbirinden ayrılamaz. Sözgelimi bağlı bulunduğunuz şehrin evleri, sokakları, okulları, sanat yapıları sizden ayrı tutulamaz. Bu olanaklarla bu olanakları yaratan insan şehri birlikte temsil eder. Eğer siz bu yapıların, olanakların dışında kalırsanız değersiz bir şey konumuna düşüyorsunuz demektir. Böyle durumdaki biriyle şehrin arasındaki bağ kopmuştur.

 Şair de herkes gibi içinde bulunduğu şehrin bir parçasıdır. Özel yaşamında geçtiğini söylediği birçok olay bu şehirde boy göstermiştir. Elbette yaşadığı yerleri şiirine taşıyacak, o yerin temel özelliklerinden yararlanacaktır. Çevresini göz önüne almadan yaşamını nasıl anlatabilir? Şair, hem şehrin içindedir hem de dışında. Kimi zaman örtük biçimde kimi zaman açıkça bundan söz edebilir. 

Şairin sözünü ettiği olay, nesne, düşünce ne varsa şiir anlamındadır. Konu aldığı her şeyi kendi kimliğinden ayırabilir, soyutlayabilir. Bilimsel ve kültürel bilgiler şiirsel yaratımına ışık tutmuş olabilir. Ama tüm söylenenler gerçek niteliğinde değildirler ve olduğu gibi gerçek kabul edilemezler. Bunun yanı sıra aralarında bir duygu ve düşünce birliği kurulmuştur. Tüm söylenenler, yazılanlar şiirsel açıdan neyse odur. Tamı tamına sözünü ettiğinin yerine konamaz. Şiirine konu edindiği şehrini de bu bağlamda açıklayabilir. Demek ki şehrin gerçeği her zaman şiirin gerçeği olmayacaktır. Tren istasyonlarını, vitrin önlerini, okul bahçelerini, otobüs duraklarını söz sözcük yeniden kurup yapılandırmak başka bir üretimdir. Burada şehrin düşlerini şiirin düşleriyle birlikte okuruz. Nasıl ki cadde ve sokakların planı, yapıların mimari estetiği ve öteki biçimsel öğeler şehri belirleyen özelliklerse, şiirin içeriğini belirleyen kavramsal ve yazınsal öğeler de vardır. Bu yüzden şair sözünü ettiği şehri görünür biçimiyle ortada olmasına karşın bir başka şeye dönüştürmüş olabilir.

Orada yaşayan kim varsa kadın erkek, çoluk çocuk duygusal ve düşsel ayak izleriyle o dizelerde karşınıza çıkacaktır. Hiç kuşku yok ki onlarla birlikte yürüyordur. Şiirinin aracılığıyla en yakın izleyicisini şiirine taşımayı bilmiştir. Okuru onun yanındadır. Aynı heyecanı yaşıyor olacaktır, aynı yolu sürdürecektir. Dahası onların yalnızlığı, acıları, mutluluğu bir bir sözlerinden dökülür. Sokaklara dağılmış, evlere girmiştir. Oradakileri yakından tanımıştır; onlarla birlikte güler, ağlar. Şehrin koşulları içinde acı tatlı yaşam süren kimseler olarak görebilirsiniz şairleri. Şehrin kalabalığı, sokaklarında gezen işsiz insanları, aşıkları, okul yolunda çocukları çevresiyle birlikte en canlı varlığıdır. Gözleri gözlerinde, elleri ellerinde birlikte dolaşıyordurlar sokakları. O gezip dolaştığı sokakları yalnızca merak etmekle yetinmez, en küçük ayrıntılarına dikkat kesilir. Bir başka şey arıyor gibidir.

Yaşadığı şehrin duygusu düşüncesi bir biçimde şiirin dokusuna işlemiştir. Değil mi ki insan yaşadığı toprakların havasından suyundan özellikler alıyor; şair de öyle. İşte tam burada yazdığı şehri şiirin malzemesi yapıyor, çünkü şehri için yeni bir şeyler söyleyebilecek kimsedir. Sokakların yeniden yaşama geçirilmesinde katkıları anlamlıdır. Sezgileri bağlamında görülecek, görülmeye değer bir şeyler vardır. O her bir yanını güzel bulmasa da her bir yanında ayrı ayrı güzellikler arayandır. En heyecan verici en beğeneceği yer neresi olacak? Dip köşe eşelenir. Bir dize gecenin sessizliğine bürünürken, bir dize dağılan okul önleridir ya da bulvarların ışıkları, sokağın müziği olur. Bütün bunları anlamlandırmak için şiirin kendine özgü dilini kullanır. Amacı yeni bir fotoğraf karesine dönüşebilir. Bildiğimizi başka adlandırabilir, ilginç sonuçlar çıkarır. Çünkü o sözde bilgiler sunmaz, bilinenler konusunda inanç tazelemez. Şehri, şiirin yazılması için kullanmıştır.

Şehir yaşamı tüm zenginliği ve çeşitliliği ile önünde dururken ona sırt çevirebilir. Parklarına, bahçelerine sığındığı o günler geride kalmıştır. An gelmiştir, o geniş bulvarlarından koşar adım kaçar. Biliniz ki o günlerde o şehir ona göre değildir. Zaman zaman hangimiz aynı duyguya kapılmayız ki? Sıkıntılı anlarınızda güvenli bulmadığınız o sokaklardan alıp başınızı gitmek istersiniz. O çok sevdiğiniz şehirde sizi üzen, canınızı sıkan bir şeyler vardır. Kapılar üstünüze kapanıvermiştir. İçten içe kaynayan kalabalığın ortasında bir başına kalakalmak ya da odaların o boş sessizliğine çekilmek isteyişiniz bundandır. Bu karmaşa içinde gidemezsiniz ve yalnızlığınıza sığınırsınız. Sizin de içine düştüğünüz bu düşünce şairin şiirine taşıdığıdır. Deyim yerindeyse bu haliyle şehrinizi yeniden sevebilirsiniz. Eksik görünürlüğü dışında bir başka bulabilir ve tanıyabilirsiniz. Şairin ortaya çıkardığı o düşsel şehir sizi de derinden etkilemiştir. İşte yaratılan neyse şiirin ve şiirin işlediği şeyin birlikteliğine dayanır.

Dış dünyayla ilişkisini kesmeyen şair şehrini karşısına almıştır. Yeni bir çatışma başlatmıştır. Yalnızca yakın çevresiyle kalmak ya da tamamen kendine çekilmek varken her gün biraz daha ilerler. Bu kötü ilişkiye karşın aralarında sürdürdükleri sıkıntıyı yazmak ister. Görünen şehir şimdi daha başkadır.

Ortaya çıkardığı yalnızca bir şehir değildir,  şehrin şiirini yazmaya çalışmıştır. Şiire özgü değerlerle şehrine yeni bir varlık kazandırmıştır. Bu anlamda şair, kendi yarattığı şehrinin tek şairidir.


 
BAŞYAZI
ÇAĞDAŞ TÜRK DİLİ
Mart 2024 - 433. Sayı
TÜRKÇE SÖZLÜK
YAZIM KILAVUZU
 
     
facebook twitter