Dil-Ekin Söyleşilerinin bu ayki konuğu 61 yıllık dil ve yazın emekçisi, dil konusunda çok titiz bir gazeteci yazar Attila AŞUT’tu. Onun “Türkçeyle Yolculuğu” biraz bizim, biraz da ülkemizin yolculuğuydu. Aşut bu yolculuğu üzerine sohbet etti konuklarla.

Yaşamının üç ana öğesinden birinin Türkçe olduğunu söyleyerek konuşmasına başlayan Attila Aşut, Trabzon’da okuryazar olmayan bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldiğini, aile bütçesine katkıda bulunmak için onlu yaşlarında gazete sattığını, o dönem Trabzon’a 2-3 günde bir gazete geldiğini, bu yüzden eski gazete okumayı bugün de çok sevdiğini, 50-60 yıllık gazete arşivi olduğunu anlattı.

Türkçeye olan ilgisinden ötürü Nurullah Ataç’ı keşfettiğini, onu örnek aldığını, Trabzon Lisesinde öğrenciyken bir öğretmeninin onu gazeteciliğe yönlendirmesiyle Ömer Turan Eyüboğlu’nun çıkardığı Hakimiyet gazetesine girdiğini, o yaşamını yitirince gazetenin bütün yükünün omuzlarına kaldığını söyleyen Aşut o günlerde kullanılan baskı tekniklerinden de söz etti.

Politika, Akşam, Dünya, Cumhuriyet gazetelerinde muhabirlik yapan Aşut 1961 yılında Kıyı dergisinin kuruluşunda da yer aldı. Şimdi Birgün gazetesinde yalnızca dil konusunda yazıyor.

Dil Derneği’in kuruluşundan bu yana Sevgi Özel’le birlikte olduğunu söyleyen Aşut Türkçe ile ilgili çalışmalar yaptıklarını ve dilin arındırılması için çalıştıklarını belirterek cumhuriyeti kuranların ülkenin bağımsızlığıyla Türkçenin bağımsızlığını aynı gördüklerini, dilimizin  yurdumuz, Türkçemizin ses bayrağımız olduğunu söyledi. Cumhuriyet karşıtlarının bütün cumhuriyet devrimlerine saldırdıklarını ama bunların geçici olduğunu, bu savaşta mutlaka devrimcilerin kazanacağını, insanlık tarihinin ileriye doğru olduğunu, umutsuzluğa kapılmamak gerektiğini söyleyen Attila Aşut bütün devrimler gibi dil devriminde de yolun engebeli olduğunu, dilde özleşmeye ilişkin çok büyük mücadeleler verildiğini belirterek sözlerini her yazarın kullandığı dili geliştirmesi gerektiğini vurgulayarak sonlandırdı.