30 Ağustos Zafer Bayramının 98. yılını buruk bir coşkuyla kutlayacağız. Bütün dünyayı sarsan, ülkemizde ve dünyada yüzlerce insanın ölümüne yol açan korono salgını nedeniyle içimiz yanıyor. Yitirdiğimiz bütün sağlık emekçilerini, her yaştaki yurttaşı saygıyla anıyor; dünyanın ve ülkemizin bu salgından bir an önce kurtulmasını diliyoruz.

Bu salgın nedeniyle Büyük Millet Meclisimizin 100. yılını, 23 Nisanı, 19 Mayısı da buruk bir coşkuyla kutladık. 2020 Ağustosunda ulus istenciyle örtüşmeyen; akılla, laiklikle, bilimle, adaletle, sanatla, demokrasiyle çelişen olayları, uygulamaları kaygıyla izliyoruz. Atatürk'le, laiklikle, devrimlerle hesaplaşanlar, Çanakkale’den Lozan’a ulaşan utkuları, ulusal ve evrensel değerleri, bayramları yok sayma aymazlığı içinde olsa da 30 Ağustos Zafer Bayramını bugün de yarın da Mustafa Kemal Atatürk’e bağlılıkla kutlayacağız. 30 Ağustos Zafer Bayramında da koşullar ne olursa olsun, Başkomutan Mustafa Kemal'le buluşacağız; Atatürkçü düşüncede birleşeceğiz. Bu nedenle ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün, Söylev'e girişini yinelemekte yarar var:

“1919 yılı Mayısının 19. günü Samsun'a çıktım. Genel durum ve görünüş: Osmanlı Devletinin içinde bulunduğu topluluk, Birinci Dünya Savaşında yenilmiş, Osmanlı ordusu her yanda zedelenmiş, koşulları ağır bir ateşkes anlaşması imzalanmış. Büyük Savaşın uzun yılları boyunca, ulus yorgun ve yoksul bir durumda. Ulusu ve yurdu Birinci Dünya Savaşına sürükleyenler, kendi başlarının kaygısına düşerek yurttan kaçmışlar. Padişah ve halife olan Vahdettin soysuzlaşmış; kendini ve yalnız tahtını koruyabileceğini düşlediği alçakça önlemler araştırmakta. Damat Ferit Paşanın başkanlığındaki hükümet, güçsüz, onursuz, korkak, yalnız padişahın isteklerine uymuş ve onunla birlikte kendi güvenlerini sürdürecek herhangi bir duruma boyun eğmiş. Ordunun elinden silahları ve cephanesi alınmış ve alınmakta... (…) Her yanda yabancı devletlerin subay ve görevlileri ve özel adamları çalışmakta…”

Mustafa Kemal’in bu sözlerinin, Kurtuluş Savaşının, cumhuriyetin kuruluşunun ve devrimlerin üstünden yüzyıllar geçmiş değildir. Ne yazık ki 2020 Türkiyesinde çağdaş yaşamın ve eğitimin güvencesi olan laiklik ilkemiz yara almış durumdadır; yaşamın her alanı dinselleştiriliyor. Her yeni güne doğayı, tarihsel dokuyu zedeleyen, geri dönüşümü olanaksız haberlerle uyanıyoruz. Halkın umarsızlığı, eğitim ve ekonomideki olumsuzluklar gündem değiştirilerek perdeleniyor; kadınlar toplumsal yaşamdan çekiliyor; öldürülüyor; çocuklara cinsel saldırılar vicdanları sızlatıyor. Hak arayışındaki aydınlar ve gazeteciler özgürlüğünden oluyor. Osmanlılık sevdasıyla “Yurtta barış, dünyada barış” ilkemizi bozanlar, gazete ve TV’lerde Atatürk’ü aşağılıyor; açık açık “hilafet” çağrısı yapılıyor. Türkiye Cumhuriyeti’nin yurttaşı olmaktan onur duymayanların, bağımsızlık ve ortak çıkarlar için ortak dille ortak akıl üretme bilincini yitirdiğini görüyoruz.

Tarih; “Ben size manevi miras olarak hiçbir ayet, hiçbir dogma, hiçbir donmuş ve kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevi mirasım bilim ve akıldır” diyen Mustafa Kemal Atatürk’ü sürekli doğruluyor. Tarih; padişahın “ümmi ümmet kul”u sayılan erkeklere; “besleme, odalık, cariye” bilinen kimliksiz kadınlara; geleceğin umudu çocuklara özgür düşüncenin, halk egemenliğinin güvencesi olan laik eğitimle yurttaş kimliği kazandıran Mustafa Kemal Atatürk’ü sürekli onaylıyor.

Bunca olumsuzluğa karşın karamsar ve yılgın değiliz; “aklı ve vicdanı özgür” yurttaşlar olarak Atatürk’ten, Türk Devriminden aldığımız güçle Kurtuluş Savaşındaki gibi dimdik duruyoruz.Nâzım Ustanın dediği gibi biz, 98 yıl önce de “ateşi ve ihaneti gördük…” 98 yıl önce de “yaralıydı, yorgundu, fakirdi millet” ancak 30 Ağustoslardaki direnişiyle, “köle olmamak için iki kat/ iki kat soyulmamak için” yayılmacıyla işbirlikçisi yobazı da yenmişti. Bu duygularla Kurtuluş Savaşını utkuyla sonuçlandıran TBMM’nin 100. yılını; laik cumhuriyetimizin doğuşunu muştulayan 30 Ağustos Zafer Bayramımızı kutluyor; Başkomutan Mustafa Kemal Atatürk’ü ve bize bu cumhuriyeti armağan eden Kuvayımilliyecileri saygıyla anıyoruz!

                            Dil Derneği Yönetim Kurulu Başkanı

                                               Sevgi Özel