AnaSayfa Kuruluş: 22 Nisan 1987
Dil Derneği, Bakanlar Kurulunun 24.07.2002 tarih ve 2002-4812 sayılı kararı ile kamu yararına çalışan dernektir.
 
26 AĞUSTOSTAN, 30 AĞUSTOSA BÜYÜK YÜRÜYÜŞ! 30 AĞUSTOS ZAFER BAYRAMIMIZ KUTLU OLSUN!

26 Ağustostan 30 Ağustosa yürürken öfkeliyiz; ama yalnız ve azınlık değiliz!

Boynunda idam fermanıyla yola çıkan Mustafa Kemal ulusa, ulus da ona inandı. "Ulusun oyuna ve istencine dayanan her işin sonunun, ulus için iyilik ve mutluluk olacağı kesindir” demişti; ancak cumhuriyetin 100 yılının son çeyreğinde laiklik, ulusal günler, devrimler üzerinden Mustafa Kemal Atatürk’le hesaplaşmalar “ulus için iyilik ve mutluluk” yollarını kapatıyor.

26 Ağustosun, 30 Ağustosun 101’inci yılındayız. Yüzyıllar önce olduğu gibi 2023 Türkiyesinde de Arapça kutsanıyor, ortak dilimiz Türkçe karalanıyor. Selçukludan sonra Osmanlı İmparatorluğunda da kendi dilini unutan, dini iktidarının güvencesi sayan saraylar; “makam” ve bireysel çıkar için saraylara yapışanlar da dini kullanarak halkı kandırdı. Tarihe yazılan imparatorluklarda olduğu gibi bugün de eğitimden ve ekmekten uzaklaştırılan halka camilerde, sosyal medyada, TV’lerde, hatta okullarda Atatürk’ün ezanı, Kuran’ı yasaklattığı, cennette Arapça konuşulduğu, zamların Allahtan geldiği, yoksulların cennete gideceği gibi kuyruklu yalanlar söyleniyor. Lozan Barış Anlaşması üzerinden Mustafa Kemal Atatürk’e, İsmet İnönü’ye, Kuvayımilliyecilere, laik cumhuriyete inanan herkese, özellikle kadınlara saldırılıyor. “Keşke Yunan kazansaydı” diyenlerin uyduları Hatay’ı “Arap yurdu” ilan ediyor. En acısı cumhuriyet olanaklarıyla yükselenler, Anayasanın değiştirilmesi bile önerilemeyecek maddelerine bağlı kalacağına ant içenler dini, peygamberi bile çıkar ilişkilerinde araçsallaştıranlara arka çıkıyor.

26 Ağustostan 30 Ağustosa yürürken cumhuriyet düşmanlarına soruyoruz: Koskoca bir imparatorluğu yokluk yoksulluğa Atatürk mü sürükledi? Yayılmacıya eğitimini, ordusunu teslim etme olanağı veren kapitülasyonları, ülkeyi satışa çıkaran Sevr ve Mondros Ateşkes Antlaşmalarını Atatürk mü imzaladı? Yurdu işgal eden, yakıp yıkan yayılmacıyı Atatürk mü çağırdı? Ey, çıkar için ihaneti sırtlananlar, Mustafa Kemal ve silah arkadaşları Sevr’i, Mondros Anlaşmasını yırtıp savaşmasalardı, kimliğinizde ne yazardı? İnancınızı nerede yaşar, ezanı nerede dinlerdiniz?  

Mustafa Kemal 101 yıl önce ulusal savaşımı akılla, bilgiyle örgütledi. Yayılmacıların desteklediği Yunan ordusu Ankara’ya yaklaştığında Büyük Millet Meclisinde umutsuz olanlar vardı. Kendisine “başkomutan” sanını çok görenlere karşın, 1922 Ağustosunda önyargılıları ve düşmanı şaşırtarak orduyu hazırladı. Sessizce Ankara’dan ayrıldı; Batı Cephesi karargâhındaki hazırlıklar tamamlanınca 26 Ağustos 1922 sabahı, 5.30’da “Büyük Taarruz”u başlattı. 30 Ağustos 1922’de Başkomutan Mustafa Kemal yönettiği için “Başkomutanlık Meydan Muharebesi” diye anılan çarpışmayla büyük bir zafer kazanıldı. Yunan ordusu 9 Eylül 1922’de ülkemizden yine yaka yıka gitti.

26 Ağustosla 30 Ağustosun 101’inci yılındayız. Öngörüsü yüksek bir devlet adamı olan Mustafa Kemal bizi 1927’deki Söylev’iyle şöyle uyarmıştı:

“(…) Bağımsızlığına ve cumhuriyetine göz koyacak düşmanlar, bütün dünyada benzeri görülmedik bir zaferin temsilcisi olabilirler. Zorla ve hile ile kutsal yurdunun bütün kaleleri alınmış, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve yurdun her köşesi açıkça işgal edilmiş olabilir. Bütün bu koşullardan daha acıklı ve korkunç olmak üzere, yurtiçinde iktidara sahip olanlar, aymazlık ve sapkınlık ve hatta hainlik içinde bulunabilirler. Dahası bu iktidar sahipleri, kişisel çıkarlarını istilacıların siyasal emelleriyle birleştirebilirler. Ulus yoksulluk ve sıkıntı içinde harap ve bitkin düşmüş olabilir. (…)”  

26 Ağustosla 30 Ağustosun 101’inci yılındayız. Biz, “Ben size manevi miras olarak hiçbir ayet, hiçbir dogma, hiçbir donmuş ve kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevi mirasım bilim ve akıldır” diyen öngörüsü yüksek bir devlet adamı olan Mustafa Kemal’e inanan dilci, bilimci, sanatçı olan yurttaşlarız. Aklın ve bilimin öncülüğüyle yaşadıklarımızı, tanık olduklarımızı dillendirmek zorundayız.  26 Ağustosla 30 Ağustosun 101’inci yılında köylüler zeytini, tarlası, suyu için nöbette; emekçiler, emekliler darda; gençler, hekimler, mühendisler başka coğrafyalarda; izinli izinsiz gelen yabancılar her yerde; cumhuriyetin fabrikaları, verimli toprakları, limanları, hatta cumhuriyet yurttaşlığı satışta; yerli-yabancı şirketler el üstünde; ihaneti dogmalarla besleyenler etkili konumlardayken toplumun gözü önünde olanlar Atatürk’ü, ulusal savaşımla kazanılan Kurtuluş Savaşını, devrimleri karalama yarışındalar. 101 yıl önce Büyük Taarruzla bağımsızlığı kazananlar Osmanlının son kuşağı yurtsever aydınlardı, “gaflet, dalalet, hatta hıyanet içinde” olanlarla savaştılar. Emperyalisti kapıya getiren, yayılmacıya sığınan padişah(lar) gibi yüzyıllar süren “duraklama dönemi”nde savaştan savaşa sürüklenen, dünyadaki bilimsel, teknolojik gelişmeleri, insan haklarına, demokrasiye ilişkin atılımları göremeyen Osmanlı da bizim geçmişimizdir; iyi kötü yanlarıyla tarihe yazılmıştır. Öfkemiz, Çanakkale’den sonra yaklaşık on yıl daha savaşarak ulusu 26 Ağustostan 30 Ağustosa, 30 Ağustostan 29 Ekime ulaştıran Mustafa Kemal’in, bütün komutanlarla Kuvayımilliyecilerin özverisini karalayan ihanet içindeki aymazlaradır. Dini kullanarak ihaneti derinleştirenleredir.

Biz 26 Ağustos ve 30 Ağustosun 101’inci yıldönümünde bugün ülkemizde ve çevremizde yaşananları görerek Mustafa Kemal’in, “Yurtta barış, dünyada barış” sözünün, su ve ekmekten daha değerli olduğunu anlıyoruz. Öngörüsü yüksek bir devrimci ve sezgileri güçlü bir devlet adamı olan Atatürk bizlere en değerli hazinemiz olan cumhuriyeti sonsuza dek koruma ve savunma görevi verdi. Susmayacağız!

Mustafa Kemal’i, bağımsızlık için savaşan bütün kahramanları; dedelerimizi ninelerimizi saygıyla anıyoruz. 30 Ağustos Zafer Bayramında ve sonsuza dek Başkomutan Mustafa Kemal'le buluşacağız; Atatürkçü düşüncede birleşeceğiz.

26 Ağustos 1922’deki “Büyük Taarruz”la gelen, 30 Ağustosta utkuyla sonuçlanan “Başkomutanlık Meydan Muharebesi”yle kazandığımız Zafer Bayramının 101’inci yılını korkmadan, ödün vermeden kutlayacağız! Artık yeter, susmayacağız!

Dil Derneği Yönetim Kurulu Başkanı

Dilci-Yazar Sevgi Özel


 
BAŞYAZI
ÇAĞDAŞ TÜRK DİLİ
Nisan 2024 - 434. Sayı
TÜRKÇE SÖZLÜK
YAZIM KILAVUZU
 
     
facebook twitter