AnaSayfa Kuruluş: 22 Nisan 1987
Dil Derneği, Bakanlar Kurulunun 24.07.2002 tarih ve 2002-4812 sayılı kararı ile kamu yararına çalışan dernektir.
 
ŞENAL SARIHAN'LA "CUMHURİYET KADINI OLMAK"

      Her ayın son perşembesinde derneğimizde düzenlediğimiz "Dil-Ekin Söyleşileri"nin dördüncüsünde, 25 Kasım 2010'da, Cumhuriyet Kadınları Derneği Genel Başkanı, Avukat Şenal Sarıhan, "Cumhuriyet Kadını Olmak" başlıklı söyleşisiyle konuğumuz oldu.
      Şenal Sarıhan konuşmasına 25 Kasımın aynı zamanda, Kadına Karşı Şiddete Son Günü olduğunu vurgulayarak başladı ve şöyle sürdürdü:

      "Başbakanlık Kadının Statüsü Genel Müdürlüğünün, kadına karşı şiddetle ilgili araştırmasının sonuçları çok kötü bir durumu ortaya koyuyor. Buna göre Türkiye’de fiziksel ve cinsel şiddete birlikte uğrayan kadınların oranı % 41,9’dur. Yaşadığı şiddeti kimseye anlatamayan kadınların oranı % 48,5’tir. Araştırma sonucunda ortaya çıkanlar basında önemsenmez, haber yapılmazken, öne çıkarılan haberlerin neredeyse % 80’i kadına karşı şiddet içeriklidir.
      Tarihsel sürece bakıldığında, Tanzimat’tan bu yana kadınların eğitimli olmalarına yönelik çabaların belirginleştiği görülür. Kadınlar gerçek adlarıyla değil, genellikle erkek adlarıyla yazar. Erkeklere göre her zaman geridedir. Eğitimli kadınlar çoğunlukla kentlerdedir. Dil bilenler varlıklı aile kızlarıdır. Kadınların gerçek anlamda haklarına kavuşmaya başlamaları Kurtuluş Savaşı sayesinde ve kadınların mücadelesiyledir. Gelişme, kadınların dirençli mücadelelerinin sonucudur.
      Zeki Sarıhan, anılan mücadelenin ve savaşımın alanlarını dernekler kurmak, mitingler yapmak, lojistik sağlamak, sağlık görevleri ve savaşta cephe alanı biçiminde sıralar. Savaş döneminde yerleşim yerlerinde erkek kalmaması nedeniyle erkek işlerini üstlenmişken, düşman saldırısı karşısında da savaştılar, çarpıştılar. Vatan aşkıyla savaşa etkin olarak katıldılar. Kara Fatmalar bir değil, binlerceydi.
      Erkek egemen yasaların sınırları içinde kadın hakları elde edilemiyordu. Haklar, kadınların doğrudan mücadeleleriyle alınmaya başlanıyordu. Sultanahmet Mitingi’nde Halide Edip Adıvar, Naciye Hanım ve başka kadınlar konuşmuşlardır. Adıvar, ‘Türkün Ateşle İmtihanı’nda; düşman uçaklarının miting alanı üzerinden geçişleriyle birlikte, erkeklerin oluşturduğu arka sıralarda dağılma, dalgalanma olurken, ön sıralardaki kadın kitlesinin dimdik, sarsılmadan durduklarını anlatır. Adıvar, yurt sevgisiyle, kendiliğinden, o anın duygusuyla halkı çok etkileyen o tarihsel konuşmasını yapar.
      Kadınlar Bandırma’da da direndiler. Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’ne ‘Biz ölmeye hazırız’ diye telgraf çekerler. Sivas’ta, Sivas Anadolu Kadınları Müdafaa-i Vatan Cemiyeti’ni kurarlar. Dernek kurucuları, başta Vali Reşit Paşa’nın eşi Melek Hanım olmak üzere il yöneticilerinin eşleridir. Derneğin tüzüğünde Erzurum ve Sivas Kongreleri kararlarının kabul edildiği, benimsendiği, Müslüman olmayan halka karşı olunmadığı açıklanır.

      Cumhuriyet kadınları işte bu kalıtı deviralırlar. Ülkemizin bağımsızlığının savunucularıdırlar. Kadınlar olarak mutlaka bağımsızlık bilinciyle hareket etmeli, bağımsızlık ülküsünü işlemeliyiz. İşgalcilerin baş hedefi her zaman ve dünyanın her yerinde kadınlardır.

      Cumhuriyetin kuruluş döneminde partileşme çabası, yasal sınırlar, seçme ve seçilme hakkının bulunmayışı nedeniyle engellerle karşılaşır. Kadınlar 1924’te Türk Kadınlar Birliği’ni kurarak dernekleşirler. Ayrıntılı bir bildirge hazırlayarak tüm milletvekillerine gönderirler. Mahmut Esat Bozkurt, Tunalı Hilmi gibi birkaçı dışında milletvekilleri kadın haklarına karşıdırlar. Ancak her şeye karşın, verilen zorlu mücadelenin sonucunda, kadınlar 1934’te seçme ve seçilme hakkını kazandılar.
      Söz hakkınız yoksa, siz de yoksunuz! Günümüzdeki durum budur. TBMM’de kadın milletvekillerinin oranı 1934’teki dünya oranı düzeyine ulaşamamıştır. Kadınlar siyasette olamayınca, toplumsal yaşamda da olamamaktadırlar. Kadınların evdeki durumları da ayrı değildir. Çok ağırdır, eşitsizdir.
      Ancak gelinen noktayı da azımsamamak gerekir. Türk Ceza Yasasındaki 2005 yılında yapılan olumlu değişiklikler mücadelemizin sonucudur. Örneğin evlilikdışı çocuğun öldürülmesine ceza indirimi getirilmesi, aile reisi düzenlemesi çabamızla engellendi.
      Bunun yanı sıra, günümüzde bir kesim kadının, kadın haklarını esarete teslim etme amacı güttüğü açıktır. Söz konusu kesimin büyük bölümü, belirtilen olumsuz durumun sorumlusu değildir. Salt eğitim vermek sorunu çözmeye yetmez. Yetiştikleri toplumsal koşullar belirleyici olmaktadır. Bu konuda iyileşme sağlanmasına yönelik olarak bize de düşen görevler var.
      Umutsuz olunmamalıdır. Halkımız saldırılara karşı önemli tepkiler verebiliyor. Eksiklik, büyük ölçüde önderlik zayıflığından kaynaklanıyor. Demokratik tepki olan Cumhuriyet Mitinglerini başat olarak kadın dernekleri düzenlemiştir. 1997 yılında düzenlediğimiz Şeriata Karşı Kadın Mitingi çok etki yarattı. Türkân Saylan’ın cenazesine, Cumhuriyet Mitinglerine halkımız kendiliğinden ve büyük duyarlılıkla katılmıştır, tarih yazmıştır."
      Şenal Sarıhan’ın bilgilendirici söyleşisi, dinleyicilerin soruları ve görüşleriyle varsıllaşırken katılımcılar, kadın dayanışmasının yurttaşlık bilincinin kazanılmasındaki önemini dile getiriyordu.

 

 
BAŞYAZI
ÇAĞDAŞ TÜRK DİLİ
Mart 2024 - 433. Sayı
TÜRKÇE SÖZLÜK
YAZIM KILAVUZU
 
     
facebook twitter