AnaSayfa Kuruluş: 22 Nisan 1987
Dil Derneği, Bakanlar Kurulunun 24.07.2002 tarih ve 2002-4812 sayılı kararı ile kamu yararına çalışan dernektir.
 
IŞIK KANSU'YLA "ANKARA'DA GAZETECİ OLMAK"


 

      Her ayın son perşembesinde derneğimizde düzenlediğimiz "Dil-Ekin Söyleşileri"nin dokuzuncusunda, 28 Nisan 2011'de, Gazeteci Işık Kansu konuğumuz oldu. Cumhuriyet gazetesinin değerli yazarı, derneğimizin çalışkan üyesi Kansu sözlerine “Dil Derneği bana babamdan yadigâr. Babam, Atatürk’ün Türk Dil Kurumu’nun üyesiydi; bense Dil Derneği üyesi olarak bu paydaşlığı sürdürüyorum” diyerek başladı. Işık Kansu, dinleyicilerin gazeteci kimliği, yandaş gazetecilik ve dava gazeteciliği üzerine soru ve görüşleriyle de yönlenen söyleşisinde şunları söyledi:
      “Ben konuşmayı sevmeyen bir gazeteciyim. AÜ İletişim Fakültesinde gönüllü ders veriyordum. Geçen yılın başında yeni ders yılının izlencesini öğrenmek için telefon ettiğimde ‘Sizin dersi kaldırdık’ dediler. Oysa ben, o fakülteden mezun olduğumdan, 35 yıllık gazetecilik deneyimimi, uygulamalı gazetecilik dersleriyle gençlere anlatmayı gönül borcum saymıştım.
      Ankara’da gazeteci olmanın tanımı nedir diye düşündüm. Bu soruyu bir sınavda da sordum. Özet şu: Gazeteci bir bilen değildir. Gazeteci; öğrenen, araştıran, kuşkulanıp araştıran, birleştirendir. Gazeteci sezendir; Sezip irdeleyen, yorumlayıp aktarandır. Gazeteci bir bilen değildir; çünkü gazeteci bilmez! Gazeteci konuşmaz; konuşmaktan ve görüş bildirmekten konuşturmaya ve soru sormaya zaman ayıramayan doğru gazeteci olmaz.
      Gazeteci, düşünceyi izleyen, algıladığını olduğu gibi aktaran, kuşkulanması gerekendir. Gazetecinin görevi soru sormaktır; kuşkulanmazsanız soru soramazsınız. Sormayan gazeteci, zabıt katibi ya da papağan olur. Akıllı olan gazeteci dürtülmez, dürter! Kullanılan gazeteci olmak iyi değildir! Dürterse işinin uzmanı olur. Ben, ustalarımdan böyle öğrendim. Beni büyütenler, ustalarım Uğur Mumcu, İlhan Selçuk’tu.

  

      Gazeteci, sezendir. Sezme işi, deneyim işidir. Aşçının çürük yumurtayı kokusundan anlaması gibi gazeteci de iç içe yaşadığı; yaşamlarını, yaptıklarını yakından izlediği kişilerin özelliklerini tanır, neyi yapıp neyi yapmayacaklarını sezer.

      Gazeteci nesnel olmalıdır. Bunun için de kişiliğinin oturması gerek; dolayısıyla gazeteci olmak zor iştir! Gazeteci dava adamı olmaz! Gazetecinin de kuşkusuz bir düşüncesi, dünya görüşü vardır; ancak siyasal davranmak başkadır, gazeteci olmak başka. Gazeteci, çalıştığı gazetenin yayın politikası içinde kalır; ama nesnel olur. Olaylara ve görüşlere nesnel yaklaşır. Bizim için gerçek önemlidir. Gerçek nedir dersek, örneğin bir partinin siyasi çizgisi vardır, Cumhuriyet Devrimlerinin ilkeleri vardır, bir gazetenin ilkeleri vardır. Biz, bu ilkelerden sapma olup olmadığına bakarız. İlkelerden sapılan noktaları bulup gerçekleri ortaya koyarız. Haberci (muhabir) olmayan biri gazeteci ya da gazete yorumcusu da olmaz.
      Gazetecilik bencil bir iştir; ama ‘ben’ diyeni de pek kaldırmaz. Yaşamın en çarpıcı anını yakalar, yorum yapar. Yorum yaparken de kanıta dayandırır, gerçeğin üzerinden yürür.
      Gazeteci bir bilen değildir, dedim; bileni okura taşıyandır, aracıdır. Bileni okura taşımak için de kuşkusuz bir arka planı olmalı. Meclis, sanat, polis vb. değişik konularda muhabir oluyorsa bunlara ilişkin arka planı olmalı. Ancak gördüklerini, duyduklarını da olayın sahiplerine danışarak, doğruları öğrenerek yazmalı. Son dönemlerde kimseye sormadan ‘olsa olsa böyle olur’ diyerek yazanlar türedi. Daha önceleri gazeteciler hangi konuyu tartışıyorlarsa biz bilgilenip aydınlanırdık. Şimdi ise kimi gazeteciler her konuda görüş bildiriyor, ayrı görüşleri olanlarsa kavga ediyorlar. Sözü edilen konuyu yeterince biliyorlar mı, o da belli değil. Örneğin doğru gazeteci, çılgın kanal projesine Montrö Sözleşmesinin delinmesi, seçenek oluşturulması yoluyla bu sözleşmenin etkisizleştirilmesi olarak bakar.”

      Işık Kansu, katılımcıların “Gazeteci-yazar diye bir şey var mı?” sorusunu ise şöyle yanıtladı: “Haberci (muhabir) öğrendiğini aktaran, yazandır. Bununla birlikte dilini, biçemini kullanan köşeyazarları da var, bilgisiyle, gazetecilik niteliklerini bu biçemle yoğurarak kendisini okutanlar var. Günümüzde Türk basınında habere, yazına, bilgiye yakın ayrı sınıflarda gazeteciler, köşeyazarları var. Haberde yorum yapmazsınız, yapamazsınız; ama bir haberi alıp ‘bu, şu anlama geliyor’ diye yorum yapanlar köşeyazarları oluyor. Öte yandan, edebiyat türleri üzerinden değerlendirirsek deneme yazarı gibi özgün biçemleri olan köşeyazarları da var.”
      Kansu, dinleyicilerin gazeteciliğin yozlaşması, gazetecilik ilkeleri üzerindeki soru ve görüşlerine ise şöyle karşılık verdi: “Gazetecilik dışarıdan bakıldığında çok yozlaşmış gibi gözükür; ancak böyle değil. Deneyimli, doğru gazeteciler her dönemde olmuştur, hep olacaktır. Bizim meslek, gazetecilik dışındaki amaçlar için kullanılanları bir süre sonra temizler; bu yönde birçok örnek yaşadık. Basının geleceği olumludur; çünkü biz birbirimizi, basındakilerin kim olduklarını biliriz, tanırız. Basının iç davranış ilkeleri vardır ve herkes bilmese de işler.
      Ankara’da gazetecilik daha ilkeli, daha sağlamdır. Sizden dileğim, her gazetede ilkelerine bağlı gazetecilik yapan meslektaşlarımız olduğunu bilmeniz. Ankara gazeteciliğinin ise geçmişten gelen bir geleneği vardır. İçinde gazetecilik aşkı olan insanda gerçekten ahlak da vardır; birine zarar veriyor muyum diye sorar kendisine.
      Benim gazeteciliğe başladığım dönemde yalnızca gazetecilikten para kazanan, gazetecilikten gelen aileler vardı. 12 Eylül her şeyi saptırdı. Gazetecilik büyük ölçüde kâr edinme aracına dönüştü. Oysa bizler Cumhuriyet gazetesinde, gazeteyi sattırmamak için ücret almadan da çalıştık. Cumhuriyet gazetesinin bu direnişi bir efsanedir!
      Biz ustalarımızdan, genel olarak haber kaynaklarımızla özellikle de siyasal haber kaynaklarımızla aramızda arkadaşlık, ahbap-çavuş ilişkisi olmaması gerektiğini öğrendik. Bu tür ilişkiler olursa o kişilerin olumsuzluklarını söyleyemeyiz. Özetle şöyle demek daha doğru: İyi gazeteci, siyasiler tarafından sevilmeyen gazetecidir.”


 
BAŞYAZI
ÇAĞDAŞ TÜRK DİLİ
Mart 2024 - 433. Sayı
TÜRKÇE SÖZLÜK
YAZIM KILAVUZU
 
     
facebook twitter