AnaSayfa Kuruluş: 22 Nisan 1987
Dil Derneği, Bakanlar Kurulunun 24.07.2002 tarih ve 2002-4812 sayılı kararı ile kamu yararına çalışan dernektir.
 
DİLSİZ, SUSKUN TOPLUMA BİR ÇIĞLIK: ATTİLA AŞUT

     Her ayın son perşembesinde, derneğimizde düzenlediğimiz "Dil-Ekin Söyleşileri"nin on beşincisinde, 23 Şubat 2012'de Yazar-Ozan-Gazeteci Attila Aşut konuğumuz oldu. Yazdıklarıyla, basındaki tutumuyla Türkçenin savaşımını sürdüren Aşut, "Dilsiz Toplum, Suskun Basın" başlıklı konuşmasında şunları dile getirdi:
      “1990’lı yıllara değin ‘basın yayın’ diyorduk. Şimdi medya diye yeni bir kavram girdi dilimize. ‘İletişim’ diyoruz; ama tam bir karşılık türetemedik. ‘Kitle iletişim araçları’ dediğimizde iş güçleşiyor. Medya sözcüğü yeğlenir oldu; ama bu yabancı sözcüğün karşılığının türetilmesi gerekiyor. Medya ‘ortam’ anlamına da geliyor. Çok gereksinim duyulan, sıklıkla yinelemek, kullanmak durumunda olduğumuz bu kavramın karşılığını bulmak bize düşer... Reklam alanının da girdiği genişletilmiş bir kavram medya. Bilgisunar da bu kavramın içinde.
      İlk basımevi, 1720 yılında Macar asıllı İbrahim Müteferrika tarafından kuruldu. Geçmişte baskı tipo tekniğiyle yapılırdı. Hayat dergisi, Şevket Rado’nun yayımladığı, çok nitelikli baskısı olan bir dergiydi. Bu dergi, basın tarihimizde bir devrim sayılabilir.
      1950’li yıllarda gazeteler tezgâhların üzerine, her harfin karşılığı olan kurşun donanımlar düzenlenerek yayımlanırdı. Kurşundan harfler bu aygıta tek tek dizilerek tümceler oluşturuluyordu. Klişe işliği Ankara ve İstanbul’da vardı. Bir olayın fotoğrafının basımı on, on beş gün alırdı; güncelliğini yitirirdi. Bu nedenle sürekli aynı fotoğraflar kullanılırdı. Başka olanak yoktu!
      Mektupla haberleşilirdi.  Milliyet, Akşam gibi gazetelerde muhabirlik yaptığım yıllarda, para yazıyor diye telefonla haber yazdırmamız istenmezdi. Haberi mektupla gönderirdik. Şimdi, haber anında gazeteye geçiliyor. Son gelişmelere göre köşeyazarı, muhabir dizüstü bilgisayarında her şeyi kendi yapıyor, hazırlıyor, yazısını koyuyor. Teknoloji 50 yılda çok gelişti. Teknoloji çok az alanda bu hızla ilerlemiştir. Türkiye’de basın teknolojisi birçok gelişmiş ülkedekinden daha iyi düzeyde. Görsel olarak çok başarılı yayın yapılıyor; ama durum yalnızca görsel olarak, teknoloji olarak böyledir. Gazeteyi makineler değil, insanlar yayımlar. Teknolojiye yatırım yapılmasına karşın insana yatırım yapılmadı. Basın çalışanlarının dil bilinci gelişmedi. Nesnel değiller. Okullarda öğrenilen daha ideal gazeteciliktir. Sermaye, iktidarla içlidışlı olduğundan okulda öğrenilen gazetecilik gerçek ortamda uygulanamamaktadır. Başta direnen gazetecilerse zamanla uyum gösteriyorlar.

  

      Medya kurumlarının başında gazetecilik kökenliler değil, sermaye sahipleri var; gazeteleri de bunlar yönetiyorlar. Geçmişte gazetecilik babadan oğla süren bir işti. O insanların başka işleri yoktu. Günümüzde ise iş ve ekonomi odaklı her alanda egemen olanlar gazete de çıkarıyor. Gazetecilik, saygınlık oluşturmak, etkili olmak için yan araç olarak kullanılıyor. Siyasi iktidarla basın tam bir çıkar ilişkisi içine giriyor. İkisi de birbirini kullanmaya çalışıyor.

      Bir zamanlar basın için dördüncü güç denirdi. Örneğin Tansu Çiller’i basın yüceltti. İktidar olmasında basının büyük payı vardır. Basın kitleyi buna hazırladı. Oysa ülkenin en kanlı olayları onun döneminde oldu.
      Sermaye, medya kurumlarını ele geçirdi; bu, siyasal iktidarın desteğiyle yapıldı. Yetmedi, karşı görüşlü basın kurumlarına siyasal olmaktan öte ekonomik baskı kurdular. Örneğin, bir ara Doğan grubuna müfettişler yollandı. Baskıyla sindirildi. Suskun duruma getirildi.
      Tümüyle iktidarın çizgisini dayatıyorlar. Tehdit ediyorlar. Başbakan bu gerçeği açıkça söyledi. Bu durumun dünyada bir benzeri daha yoktur. Kimi gazeteciler gazetelerinden atıldılar. Bir anda işlerini yitirdiler. Aykırı ses çıkmayacak bir ortama doğru sürükleniyoruz. 106 gazeteci cezaevinde. Dünya rekoruna gidiyoruz.
      1950’lerde ‘Gazeteciler yatak odamıza bile girebilecek; yani o kadar özgür olacaksınız,’ denmişti. Ardından, cezaevine girmemiş gazeteci kalmamıştı!.. Ancak o zaman tutuklamalar böyle kitlesel değildi; etkili siyasal gazeteciler alınıyordu. Şimdi öyle değil. Tutuklama sıradanlaştı. İçerideki gazetecilerin tümünün adlarını bile bilemiyoruz. Her karşı görüş terör örgütüyle ilişkilendiriliyor. Özel yetkili savcılar istediklerini bu kapsama sokabiliyorlar.

      12 Martı, 12 Eylülü yaşamış; DAL uygulamalarından geçmiş biriyim. Mamak’ı tanıdım. Ama bugünün koşulları daha kötü. İleri demokrasi sözleriyle birlikte bunlar nasıl yapılabiliyor? Baskılar sonucunda toplum, benim de başıma bir şey gelirse, diye korkuyor, suskunluğa itiliyor. Basının suskunluğu kitleleri etkiliyor. Tanınan insanlara bunlar yapılıyorsa, biz sıradan insanlara ne yapılmaz, kaygısıyla korku yayılıyor. Korku imparatorluğu koşullarında en sıradan haklar bile dillendirilemiyor. Toplum çok karanlık bir döneme girdi.
      Aydınlar kuşkusuz savaşımlarını sürdüreceklerdir. Ancak basının suskunluğu bu savaşımı olumsuz etkilemektedir. Basın nesnel habercilik bile yapamıyor. Muhalefet partilerinin sayısal güçsüzlüğü de tinsel olumsuzluk oluşturuyor. CHP tutarsız politikalarıyla sağdan oy almaya çalışırken cumhuriyetçi, aydınlanmacı, Atatürkçü kitleyi kendinden uzaklaştırıyor. Oy oranının % 15’lere indiği yazılıyor. Oysa aslı varken kopyasına kimse yönelmez.
      Basın ne yapacak? Çalışanlar güç durumda. İş koşulları, güvencesizlik çok kötü! Sendika, basın kuruluşlarına giremiyor. Türkiye Gazeteciler Sendikası üyelerini yitirdi. Anadolu Ajansı Genel Müdürü işini gücünü bırakmış sendikalara karşı savaşıyor.
      Basında ayrıcalıklı olanlar da var. Dolarla ücret alıyorlar. Bu durumdaki genel yayın yönetmenleri var. Şimdi bir de “sio”lar çıktı. Bunların kimileri de eski solcu. Bunlar patronlara uydu. Plazalardan çıkmak istemiyorlar. En çok çileyi çekmelerine karşın en az ücret alanlar muhabirlerdir.
      Yeniden grev çadırları kurulabilir, direniş başlayabilir. Yeter ki basın emekçileri bu savaşımın gereğini anlasınlar."


 
BAŞYAZI
ÇAĞDAŞ TÜRK DİLİ
Mart 2024 - 433. Sayı
TÜRKÇE SÖZLÜK
YAZIM KILAVUZU
 
     
facebook twitter