AnaSayfa Kuruluş: 22 Nisan 1987
Dil Derneği, Bakanlar Kurulunun 24.07.2002 tarih ve 2002-4812 sayılı kararı ile kamu yararına çalışan dernektir.
 
Nisan 2010
DİLE KOLAY TAM 23 YIL…
DİL DERNEĞİ'NİN 23. YAŞINI KUTLUYORUZ!

Atatürk’ün eliyle kurduğu, laik cumhuriyetimizle birlikte sonsuza dek yaşamaları için kalıtından pay ayırdığı Türk Tarih ve Dil Kurumları, Danışma Meclisinden paldır küldür çıkartılan bir yasayla kapatıldı. Tarih, 17 Ağustos 1983...

Yapılan eylem, hukuk tanımazlıktı! Aymazlıktı! 1950’deki Demokrat Parti iktidarıyla açığa çıkan; 60’lı 70’li yıllarda “milliyetçi muhafazakâr” iktidarlarca olgunlaştırılan; 12 Eylül sonrası hukuk tanımaz kafalarca noktalanan kapkara bir hukuk lekesiydi! Karşıdevrimciler, “milliyetçi muhafazakâr”lık maskesiyle eğitim olanakları elinden alınan, geçim derdine itilen toplumu kandırmayı başarmıştı. Karşıdevrimin başarısında, her dönemin şakçısı aydınımsıların payı büyüktü.

Atatürkçü düşüncenin iki önemli kalesi yıkılmıştı!

Yıkım gününü bayram ilan etmek isteyen profesör sanlı ikiyüzlüler, yıkımı alkışlarla karşılayan, göbek atan şarlatanlar bile vardı!

Bu iki kurum, birer dernekti; Atatürk bu iki kurumu özellikle dernek yapısıyla oluşturmuştu. Türk Tarih Kurumu 52; Türk Dil Kurumu 51 yılı aşkın bir süre ulusun dil ve tarih bilincini pekiştirmek, kökleştirmek için çalışmıştı. Atatürk’ün bu iki dernekten beklediği de buydu; çünkü bu iki kurumu bu amaçla kurmuştu. Kurumlar, Dernekler Yasasına ve tüzüklerine aykırı hiçbir eylemleri olmadan çalışıyorlardı.

Atamız, gün gelip de eliyle yazdığı “vasiyetname”sinin, sıradan bir kâğıt parçası gibi buruşturulacağını, hukuk tanımaz bir bilgisizlikle çiğneneceğini söyleseler inanmazdı.

Olmuştu işte; laik Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün kalıtı, aklın öncülüğüne tutunan, hukukun üstünlüğüne inanan, bilim ve sanattan başka doğru tanımayan aydınlanmacıların bütün uyarılarına karşın çiğnenmişti.

İnsan haklarının en eskilerinden olan “miras” hukukunu, gözü ve günlü kara, sözde Atatürkçü olan beş paşa, akıl almaz bir aymazlıkla yok saymış; yarım yüzyılı aşkın yaşamlarında tek bir yolsuzluk, görevi kötüye kullanma türünden hukukdışı eylem bulunmayan, böylesi eylemlerin sözü, izi tozu olmayan pırıl pırıl işleyen iki dernek tarihe gömülmüştü.

Yerine ne kondu?

“Cumhurbaşkanının gözetiminde, Başbakanlığa bağlı” bir devlet dairesi...

Kurumlar kapatılalı 27 yıl oldu; o yıl doğanlar bugün 27 yaşında… Onlar bugün bu daireyi Atatürk’ün kurduğu kurumlar sanıyor… Bir de bu yanılgıyla yaşayanlar, siyasal iktidarların atadığı koltuklarında oturup bu yanılgıyı gerçek sanıp gününü gün edenler var...

Ta o zaman, 27 yıl önce söylemiş, yazmış, haykırmıştık…  Atatürk bu kurumları siyasal iktidarların güdümüne girmeden, özgürce çalışsınlar diye dernek olarak kurmuştu. Atatürk haklı çıktı. Biz de haklı çıktık; bugünkü iki devlet dairesi, 27 yıldır siyasal iktidarlara göre yer ve yön belirliyor. Özellikle resmi Türk Dil Kurumu için sözümüz… Bu kurumdakiler yıllardır TBMM’de kurulan sözde Türkçeyi koruyacak komisyonlarda “Atatürk dilde devrim yapmamıştır” diyenlere alkış tutuyor, kürsülere, TV’lere çıkıp devrim masalları anlatıyorlar. Hiç inanmadan, inandırıcı olamadan… Atatürk’ün kalıtından sağlanan geliri yandaş kitapları basarak, beş yıldızlı otellerde etkinlik düzenleyerek, okullarda çocuk ve gençleri oyalayarak, ölçünlü dil ve yazım birliğini bozarak “mirasyedi”ler gibi tepe tepe kullanıyorlar...

27 yıldır siyasal iktidarlara yakın olmak, bu kurumların yasal eksiklerini gideremiyor; yasal nedenlerle ne yönetimleri yenileniyor ne uzmanları… Sağılıklı, görevleri belirlenmiş bir yönetim kadrosu bile yok… Resmi TDK, yıllardır üç beş kişinin “özel işyeri” gibi… Ne acı ki Atatürk’ün kalıtını kullanan resmi kurumda yolsuzluk da yapıldı; yargının kesinleştirdiği bu eylemde giden paralar kimindi?

Bir zamanların dediğim dedikçi Cumhurbaşkanı Kenan Evren, Atatürk’ün Türk Dil Kurumu’nu buyruğundaki önyargılı denetçilere didik didik taratmış, yolsuzluk, görevi kötüye kullanma gibi işler aratmış, beş kuruşluk yolsuzluk, amaç dışı eylem ve yayın bulamamıştı.

Bugünü yıllar önce gören aydınlar, 22 Nisan 1987’de Dil Derneği’ni kurdular. Dernek “kurulması yasak”lar arasına alınmak istendi; yargı yolunu açtı. Kamu yararına olmak için yapılan başvurularda yine “yasaklı” bakış açısı öne çıktı. Yargı bir kez daha yolu açtı. Dernek, 22 Nisan 2010’da 23 yaşına girecek. Dile kolay yaklaşık çeyrek yüzyıldır savaşım veriliyor… Gönüllü birliktelikle… Emekle, devrimci ruhla… Ulusçu anlayışla… Yurt ve dil sevgisiyle… Ulusal birliğin olmazsa olmazı olan ortak dilimiz Türkçe için, Atatürk’ün başlattığı Dil Devrimi yolunda gelişmesi için çabalıyor.

Devrimci olmak zordur; devrimcilik aklın öncülüğüyle yolunu bulur; devrimci düşüncenin merkezi bilimdir; sanatın ışığıdır! Atatürk, Türk Devrimiyle aklı ve bilimi işaret ederek en büyük kalıtı bırakmıştır. Ancak Türk Devrimiyle hesaplaşanların kalıttan anladığı maddi çıkardır, ündür, sandır!

Atatürkçü olmak, devrimci düşünceyi içselleştirmek demektir! Çünkü Atatürk, 20. yüzyıla damgasını vuran en büyük devrimcidir! Kurtuluş Savaşı da Türk Devrimi de onun çağına ve geleceğe ışık tutacak öngörüleriyle başarılmıştır. Koyduğu her tuğlanın, söylediği her sözün, yaptığı her eylemin ne denli güçlü olduğunu, son yıllarda daha iyi anladık. Bugün yaşadıklarımız tam anlamıyla Atatürkçü düşünceyle, bir başka deyişle Türk Devrimiyle hesaplaşmaktır!

Biz, Dil Derneği’nin çatısı altında Atatürkçü düşüncenin, onun devrim ve ilkelerinin ışığında ortak akıl üretmenin örneğini sergiliyoruz. Ancak suyun tersine akılmak istendiğini de görüyoruz; biz aklın öncülüğünden başka doğru tanımıyoruz. İnanç ve köken ayrılıklarını körükleyenleri, bunları ötekileştirme aracı yapanları da uyarıyoruz!

Yabancı dille öğretimin yanlışlığını, bağımsızlığımıza saplanan kara saplı bir hançer olduğunu; yabancı adlandırma salgınının bir gün bu güzelim ülkeyi baştan sona işgal edeceğini; bu işlerin kökeni ne olursa olsun hiçbir yurttaşa yarar sağlamayacağını; yayılmacının hiçbirimizi sevmediğini; dil ayrılıklarını kullanarak birbirimizi anlamaz duruma düşürüleceğimizi yaklaşık çeyrek yüzyıldır haykırıyoruz! Geldiğimiz nokta, iyimserlik oyununu sürdürmemize engeldir.

Gerçek Atatürkçüler olarak karamsar olmak da bize yakışmaz! Bilgi eksiği içindeki siyasetçilere koltuk değneği olmayı sürdüren aydınımsıları da uyarıyoruz: Dal kırıldığında, kırmak için sinsice uğraşanlar da düşer.

Biz, evde annemizden öğrendiğimiz Türkçeyle yetinmedik; dilin de bilimi olduğunu bilerek derneğimizi de beslemeye çalıştık; daha çok çalışacağız. Atatürk, Harf Devrimini yaparken bu yolu açmış Dil Devrimiyle yolu genişletmişti. Şimdi bu yolları daraltmak; hatta karartıp kapatmak isteyenleri görüyoruz. Boşuna uğraş; sular tersine akmaz!

27 yıl önce Atatürk kurumlarının niçin kapatıldığını daha iyi anlamadık mı?

23 yıl önce Dil Derneği’nin niçin yasaklı sayıldığını ya?

Atatürk kurumlarını kapatarak dil ve tarih bilincini zedelemek kimlerin işine yarayacaktı?

Niçin yabancı dille öğretim?

Niçin Türkçenin eğitim ve öğretimi bu denli kötü?

Niçin Yazı ve Dil Devrimlerine düşmanlık eksilmiyor?

Niçin laik öğretimle, laik düşünceyle uğraşılıyor?

Görüyoruz; bu kirli ve karanlık yoldan kimler ne kazanımlar elde ediyor, biliyoruz! Bütün sorulara yanıtımız var; 23 yıl önce derneği kurarken de vardı!

Değerli üyelerimiz, değerli dilseverler; 23 yıldır elinizin, yüreğinizin, devrimci aklın sıcağını hep duyduk; ama daha çoğuna hepimizin gereksinimi var!

Elimizi daha sıkı tutun!

Mustafa Kemal; Kurtuluş Savaşanı başlatırken, laik cumhuriyeti kurarken, devrimleri yaşama geçirirken kimsenin önünde eğilmedi; kimseye yalvarmadı!

O, önce ulusal onurumuzu korudu, sahiplendi!

Biz, önce ulusal onurumuza sahip çıkmayı görev biliyoruz. Bunun için de ortak dilimiz Türkçeye yönelik tüm saldırıları göğüsleyecek güce sahibiz. İnancımız, kökenimiz değil, ortak dilimiz Türkçe ulusal onurumuzdur; Türkçe, birlikteliğimizin, bağımsızlığımızın simgesidir!

*

Yitirdiğimiz kurucularımızı ve üyelerimizi saygıyla anıyor; Türk Devrimine emek veren bütün devrimcileri saygıyla selamlıyoruz!

SEVGİ ÖZEL

 
BAŞYAZI
ÇAĞDAŞ TÜRK DİLİ
Temmuz 2024 - 437. Sayı
TÜRKÇE SÖZLÜK
YAZIM KILAVUZU
 
     
facebook twitter