AnaSayfa Kuruluş: 22 Nisan 1987
Dil Derneği, Bakanlar Kurulunun 24.07.2002 tarih ve 2002-4812 sayılı kararı ile kamu yararına çalışan dernektir.
 
Kasım 2016

SEVGİLİ ÖĞRETMENİM SENİNLEYİZ!

 

"Öğretmenler!

Yeni kuşağı, cumhuriyetin özverili öğretmen ve eğiticileri, sizler yetiştireceksiniz. Yeni kuşak sizin eseriniz olacaktır. Eserin değeri, sizin ustalığınız ve özveriniz derecesiyle orantılı olacaktır. Yeni Türkiye'nin birkaç yıla sığdırdığı askeri, siyasal ve yönetimsel devrimler sizin toplumsal ve düşünsel devrimdeki başarınızla doğrulanacaktır. Hiçbir zaman hatırlarınızdan çıkmasın ki cumhuriyet sizden fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür kuşaklar ister."

Atatürk, 1924 Ağustosunda cumhuriyetin öğretmenlerine böyle seslenir.  29 Ekim 1923'te kurulan Türkiye Cumhuriyeti, daha birinci yılını bile doldurmamıştı. Türkiye Cumhuriyeti, yaşamın her alanında yurttaşı çağdaş dünyayla yarıştıracak devrimlerle gerçekten "yeni"ydi.

Bilindiği gibi 3 Mart 1924’te kabul edilen, “Hilafetin, Şer’iye ve Evkaf Vekâletinin Kaldırılması, Eğitim ve Öğretim Birliği Yasaları”yla halk egemenliğinin özü olan laikliğin toplumsal temelleri atılmış; yurttaşlık bilincimizin kökleşmesi sağlanmıştır. Atatürk, öğretmenlerin, belirli alanlarda bilgili olmakla yetinmemesine, yapılan devrimlerin amaçlarını kavramış, kültürlü bireyler olmasına büyük önem vermişti. Çünkü laik ve çağdaş cumhuriyeti öğretmenler yüceltecekti.

23 Nisan 1920'de kurulan TBMM'de 2 Mayıs 1920'de oluşturulan bakanlıklardan biri Milli Eğitim Bakanlığıydı. Atatürk, Kurtuluş Savaşı sürerken bile "eski" okulların kapanmaması için savaş bütçesinden pay ayrılmasını sağlamıştı. Cumhuriyet kurulduktan sonra da eğitimi ve öğretmenleri hep ilk sırada düşündü. Cumhuriyetin ilk öğretmenlerinin çağdaş dünyadaki ussal, bilimsel, sanatsal gelişmeleri, yenilikleri görmeleri için türlü olanaklar yarattı. Kılık kıyafeti, takvimi, ölçüsü tartısıyla gerçekten "yeni" bir ülke kurulmuştu; bu "yeni" Türkiye'de öğretimde ilk amaç, bilisizliği gidermekti; çünkü bilisizlik, yurttaşın din ve köken farkını kullanan, tutuculuğa yol açan anlayışı ve siyasaları besleyecek etkendi. 1950'lerden bu yana MEB'nın başına geçenler, aklı, bilimi sanatı önceleyen çağdaş eğitim yerine bağlı oldukları partinin siyasasını baskın kılmışlar, eğitimin ve öğretmenin durumu, Atatürk'ün amaçladığı noktadan çok uzaklaşmıştır. Bugünkü öğretmenle 93. yıl önce gerçekten "yeni" olan Türkiye'nin öğretmeni arasında yalnız mesleksel ad benzerliği bulunmaktadır. Bu sonucu, öğretmenler değil, tutucu siyasalar yaratmış; ülkemiz, "fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür kuşaklar" yetiştirmekten uzaklaşmıştır. 2016 Temmuzunda yaşanan gerici kalkışma da Atatürk'ün eğitim anlayışından çok uzaklaştığımızı kanıtlamıştır.

Bu yıl da "Öğretmenler Günü"nü buruk bir coşkuyla kutlayacağız; aklı, bilimi öncü alan öğretmenleri kutluyoruz; umudu birlikte dirilteceğiz. "Sevgili öğretmenin neredesin?" seslenişimiz havada kalmayacak. Tüm olumsuzluklara karşın laik cumhuriyete sahip çıkan öğretmenlere güveniyoruz; bu karanlıktan onlarla el ele çıkacağız.

Sevgili öğretmenim seninleyiz!

                                                                       Dil Derneği Yönetim Kurulu Başkanı

                                                                                   Sevgi Özel


 
BAŞYAZI
ÇAĞDAŞ TÜRK DİLİ
Ekim 2024 - 440. Sayı
TÜRKÇE SÖZLÜK
YAZIM KILAVUZU
 
     
facebook twitter