AnaSayfa Kuruluş: 22 Nisan 1987
Dil Derneği, Bakanlar Kurulunun 24.07.2002 tarih ve 2002-4812 sayılı kararı ile kamu yararına çalışan dernektir.
 
Yayın Yönetmeninden
 
ÇAĞDAŞ TÜRK DİLİ - Ekim 2019

 

ESİNLENME

            Ertuğrul Özüaydın

 

Şairle yazdığı ya da üzerinde çalıştığı şiir arasına giren esin, yapıtın ilk doğuş aşamasında en belirleyici ama soyut özelliktir. Derinlemesine içedoğuş olarak algılanabilir. İçten gelen bir ışık ya da size seslenen bir rüzgârdır. Kimileri için özel saydığımız şu durum belki bir çoğu için oldukça sıradan bir süreçtir. İşaret ettiği şeyin üzerinden size yolu açacaktır ki açtığı kapıdan duygu ve düşüncelerinizi kağıda dökmenizi sağlar. Kişi çalışma süreci boyunca o ilk çıktığı noktadan hiç ayrılmayacaktır. Yapıtımızı başladığımız bu yerden açarak genişletmeyi ve biçimlendirmeyi sürdürürüz; çünkü esin durağan bir yapı değildir. Sıfır noktasından yayılış içinde çalışabileceğimiz yeni bir durum almıştır. Aynı düzlem üzerinde araya giren bir çok etkenle şiir yönünü bulur ve o etmenlerle uyum içinde yeni biçimine dönüşür. İşte bu çalışma süreci içinde şiire ilişkin ne varsa esin aracılığıyla şiirle kökten yakınlık kuracaktır. Esinlenme bu anlamda araçsal bir nitelik taşımaktadır; yapılan işin doğuşu ve onun kaynağından beslenerek bir biçime dönüşmesine öncülük eder. Asıl işimizi kolaylaştıran bir yanı vardır.

Sözgelimi anasının kuyruğunda gezinen sıpanın iri kara gözleri bizi hiç düşünmediğiniz yerlere götürebilir. Öyle an vardır ki o gözler duygulanım sahibine bütün öteki gözlerden daha yakındır. Belki şu yazdığım size hiç de ilginç gelmeyebilir, bunu bırakın şairin yaşadığı gerçekle düşünelim ve kendi tutarlılığı diyelim. Sonrasında etkisi altında kaldıklarına şiirsel bir nitelik kazandırmak onun elindedir. O gözler üzerine yazarken, o bakışları anlamaya çalışırken şairin mantıksal yaklaşımlar göstermesi de beklenmez. Algılanan gözler üzerinden bizi bildiğimizden öteye ve çok daha uzağa götürebilmesi incelmiş ruhudur. Yaratıcı eylemi için o iri kara gözler bir esin kaynağı olmuştur ki buradan yeni tasarım sonuçları elde etme çabasına girişir. O kendine özgü bakış açısıyla ve değerlendirmesiyle konuya yeni bir boyut kazandırmıştır ve bizi gerçek anlamda duygulandırır. Her konu, olay ve nesneyle kendine özgür bir alan yaratan şiir, düşsel ve duyusal anlamda esinlenmedir. Esinlenme de şiirsel bir sezişle özdeştir..

Sevmek, tüm duygulardan daha sıcak ve daha yakındır insana. Şiirin güzellikleri, sevginin güzellikleriyle örülmüştür. Şiir deneyiminden yola çıkarak, sevmek, hem kendisidir hem şiirdir diyebiliriz. Sevmek, yabanıl kuşburnu çalısında açan dağ gülüdür. Sevmek, bütün koşullarda öncesiz ve sonrasız büyür. Bizim sevgi üzerine duygu ve düşüncelerimizi görünebilir kılan da şiirin ta kendisidir. Biliriz ki şiir aşktan esinlenir. Yeri gelmiştir ki aşklar da şiirden esinlenmiştir. Şiir ne kadar aşk haliyse aşk da bir o kadar şiir halidir. “Kimilerine göre varoluşunun sınırlarını genişletme yeni coşkularla yaşamının kalıplaşmış edimlerinden, eylemlerinden sıyrılma, yepyeni düşlerin, düşlemlerin ülkesinde bir yolculuğa çıkmadır.”(1) Emin Özdemir'in aşk için şu söylediklerini şiir için söylesek aynı uyum ve güzelliği barındırmaz mı? Her iki güzellik de bir içedoğuş olup bizi yeni güzelliklere götürecektir. Şiir ve aşk birbirine denk düşer.

Esinlenen şair doğrudan duygulanımın yerine geçecek şiir deneyimini gerçekleştirmek ister. Yeni bir duygunun başlangıcıyla şiirin biçimlendirilmesi estetik deneyime dönüştürme aşamasıdır. Başlayan şiirin yapılanması işidir ki artık burada şairin yapılandırma bilgisi ve becerisi devreye girer. Elbette bunu öğretilenlerden ve öğrendiklerinden yola çıkarak gerçekleştirecektir. Duygulanımı zenginleştirmek için şiirin bütün verilerinden ve genel kurallarından yararlanarak kurguyu oluşturma ustalığıdır. Sözcük seçimi, dilin kullanımı, imge yapısı gibi yerleşik şiir ilkeleriyle sıkı bağlar oluşturur. Bu özellikleri metine aktarma bilgi ve birikimiyle olgunlaşmış bir kurguyu ortaya çıkarır. Kurumayan kaynağı esine bağlı kalarak nesnel bir varlığa bürünen şiir esiniyle bütünleşmiştir.

Çok sık karşılaşan bir durum olmasa da yerine göre şiir de şiirden esinlenebilir, şair de şairden. Çünkü şiir sanatsal yaratımdır sanata ilişkin bütün ürünler duyuş ve düşünce bakımından öteki tasarımlara yön verebilir. Büyük ölçüde birinin sezgi, coşku ve duygusu aynı zamanda bir başkasının besleyici gücüne dönüşebilir. Örneğin belirli dönemin sanatçıları birbirini bu anlamda çok etkilemiştir. Önemli olan etkilenen kişinin kendine özgü söyleyiş biçimiyle yükselen yeni bir değer yaratmasıdır. Şair, kendi ruhsal durumu ve deneyimleri çevresinde okuruna yeni yaratılar sunar. Bir metinle güçlü bağlar kurmak, yaratıcısının yaptığını gözardı ederek bir başka havayla yeniymişçesine ortaya sürmek esinlenmek kabul edilemez. Var olanı yağmalamaktır. Giydirip kuşattığınız böylesi metinler şiir eskisidir. Her şiirsel yapıt, özgünlüğünü şairinin biçimlendirme becerisi ve şiir birikiminden alır. Esinlenme büyük ölçüde şairin imgeler eşliğinde avlusuna girdiği o büyük kapıdır.

 

 
BAŞYAZI
ÇAĞDAŞ TÜRK DİLİ
Mart 2024 - 433. Sayı
TÜRKÇE SÖZLÜK
YAZIM KILAVUZU
 
     
facebook twitter