AnaSayfa Kuruluş: 22 Nisan 1987
Dil Derneği, Bakanlar Kurulunun 24.07.2002 tarih ve 2002-4812 sayılı kararı ile kamu yararına çalışan dernektir.
 
Yayın Yönetmeninden
 
ÇAĞDAŞ TÜRK DİLİ - Aralık 2021 
       

GÜNLÜKLER, GÜNLÜKÇÜLER

                       Ertuğrul Özüaydın
 

Güne ilişkin düzenlenmiş günlük defterlerinin sayfaları kişiye özeldir, dışarıya kapalıdır. Kendi günlerini özetler. Kendini söyleyen, kendini anlatan birinin doğallıkla anlattıkları, kimseyi bağlamaz. En azından günlükçü bunu böyle düşünür. Gün yüzüne çıkmamış böylesi günlükler anlatıcısı kendi, okuyucusu kendi olan içsel bir yolculuktur. Yazdıklarını kimseyle paylaşmak istemez. Ona göre bunlar paylaşılacak kadar önem taşımaz. Kendini ortaya çıkarması kimi, ne ilgilendirir? Yaşamının sıkıntılı havasından uzaklaşmak, kendi içsel sessizliğine bürünmek amacıyla sığındığı defterinin sayfaları kendinindir, kendine özgüdür. O sayfalar aynı zamanda coşkulu, güzel anıların ürünüdür. Böylesi duyguları, yönelimleri bütün günlüklerin sayfalarında okuyabiliriz. Kişi orada kendini daha rahat gözlemliyor, çelişkilerinin ya da çatışmalarının nedenlerini daha iyi anlıyordur. İnsanın kendi hakkında, kendine yazıyor olması sessizlik içinde kendini izlemesidir denebilir. Günlükçü yazdığı o sayfalarda gezindiğinde kendi yaşamışlığını, anılarını bulacak; kendinden kendine doğru uzayan upuzun serüvenin kahramanı olan kendini yeniden keşfedecek.

Günlükler, bir bakıma insanın yazma özgürlüğünü sınırlamayan, engellemeyen yazınsal bir türdür. Ayrıca kendine kapanmış günlüklerde kuraldan çok kuralsızlık öne çıkabilir. Elbette günlük tutan, yazınsal kaygısı olan biri; kuralları yadsımayacak, kendiliğinden bunlara uyacaktır ama kimsenin o defterleri okuma olanağı olmadığına göre tümcelerin doğru kurulmadığından, yazım kurallarına uyulmadığından dolayı yazarın eleştirilmesi, yargılanması da söz konusu olmayacaktır.

Kendine özgürce yazma ortamı yaratmış günlükçüler; sorunlarını yazabileceği, tartışabileceği belki de çözümleyebileceği bir alan bulmuş olmaları nedeniyle şanslıdırlar. Bunları bir tür iç konuşmalar sayabiliriz. Günlük yaşamını çeşitli yönlerden etkileyen konular ve insanlar hakkında düşündüklerini kaleme almayı iş edinmiş bu günlüklerin kendine özgü tutumu kendiyle bütünleşir. Yazınsal bakımdan aksayan yanlarını hoş görmek gerekir. Doğrusu bunun onlar için çok önemi yoktur.

Dünyada ilk örneklerinin Rönesans sonrasında ortaya çıktığını bildiğimiz günlükler için, “Bir kimsenin günü gününe tuttuğu, üzerine tarih atıp duygu ve düşüncelerini belirttiği yazı türü,” diyen Emin Özdemir, Türk Edebiyatında ilk örneklerinin Tanzimat sonrası görüldüğünü belirtir, yeterince gelişmediğini de ekler. Bugün böyledir diyemeyiz. Yazar ve şairlerin tuttuğu ve yayımladığı onlarca günlük örneği vardır. Ayrıca bu türe ilişkin alt dalların da geliştiğini görüyoruz. Sınırlı ölçüde olsa da şiir günlükleri, gezi günlükleri, okuma günlükleri, dil günlükleri, öykü günlükleri gibi günlükler karşımıza çıkıyor. Demem o ki günlükler çok seslilik kazanmıştır. Artık bir yazın türü kimliği taşıyan günlükler her geçen gün yeni alt türler yaratmaktadır. Şimdilerde hemen hemen her yazınsal dergide günlüklerle karşılaşıyoruz. Büyük ölçüde değerini böyle kazanıyor çünkü yayıncı kuruluşlar günlük basmaya yanaşmıyor. Bir kitap oylumunda okuyamıyoruz. Doğallıkla sözüm bugün de merak uyandıran önemli, eski yazarların basılı günlükleri için değil.

Yazınsal özellikleri bakımından günlükler günleri birbirine bağlarken ayrı ayrı olay, konu ve kişilerden söz edebilir. O günün rüzgârıyla canlı bir anlatıma kavuşmuştur. Yaşanan günün coşkusu, duygusu henüz üzerinden silinmemiştir. Sürekli gelişim ve değişim içindedir, günün sesi gibidir. Elbette olup biteni değerlendirmekle güne yeni boyutlar kazandırması bakımından önemlidir. Günlükçünün yaşamı ve bu yaşamın aynası gibi duruşuyla bir biçimde onun gerçekliğini yansıtır. Yayımlanmış günlükler böylesi bir görünüm almıştır.

Günlük tutma işini severek yapanlardan biri de benim. İnsanın bir ölçüde gözlerini kendi iç dünyasına çevirdiği bir iş. Bununla birlikte günlüklerin kendini didik didik etmeye yönlendiren bir yanı olduğunu belirtmeliyim. Yaşamın akışını etkileyen olayları, önemli değişmeleri dile getirmek ve yer yer eleştirel bakışla kendimle hesaplaşmak benim de günlük sayfalarında başvurduğum bir yol. Sıkışıp kaldığım umutsuz durumlarda beni debelenmekten kurtarmasa bile orada o sayfalarda düştüğüm zor durumlara ilişkin yaptığım değerlendirmeler beni biraz olsun rahatlatmıştır.

Bir günlükçü, çevresinde olup biteni anlamaya çalışırken olayların doğru yanlış yanlarını gözlemlemeye çalışır. Gördüğü şeylere tanıklık etmesi onun gördüklerini yazması kuşkusuz günlük tutma isteğiyle kızışır. Toplumsal çevresinden uzaklaşmadan tanık olduğu günleri ve durumları yazmayı sürdürür. Onun duygu ve düşünce evreni anlatımının belirleyici özelliğini oluşturacaktır. Beni kuşatan düşünceler görüşlerimi, değerlendirmelerimi yönlendirir. Yazdıklarım bu anlayışın uzantısıdır. Günlüklerim bütün boyutlarıyla böylesi bir yanlılığın egemenliği altındadır.

Otuz yılı aşkın tuttuğum günlüklerim günü gününe yazılmıştır. Ondan daha öncesi, zaman zaman yazılmış, sağda solda kalmış günlerin ürünüdür. Konular, olgular, gözlemler, olaylar, çevre, kişiler, nesneler, doğa ve bütün yaşam serüveninizin yansıdığı sayfalardır. Günlerin gölgesidir.

Benim dışımda günlüklerime ilgi duyabilecekler için defter sayfalarımdan bazılarını düzenleyip yayına hazırlarım. Bunları yaklaşık on beş yıldır “Mevsim Günlükleri” adı altında dergilerde yayımlıyorum. Toplumsal ilişkilerime bakışım ve bunun içindeki varoluşumu gösterecek kadar açığım. Bununla birlikte yaşam serüvenim çerçevesinde hiç kimsenin umursamayacağı yüzlerce günü yalnızca kendim için yazmışımdır. Kendi kendime kaptırıp yazdığım bu sayfalar kimsenin ilgisini çekmeyecek gerçek ile düşlerim arasında yol tutuşumu anlatır. Kendi gerçekliğine sığınan, biraz iğreti yanı bulunan notlara benzetirim bütün bunları. Kimseyle paylaşmam. İnsanın kendi serüvenini kendine dile getirişidir. Bütün bu sayfalar, defterler yaşantımın bütününü oluşturmuştur, iç içe geçmiştir. İçinde bulunduğum ruhsal ortamın etkisiyle toplumsal çevreden daha çok uzaklaştığım öznelliğe yöneldiğimi duyumsadığım bu sayfaların bana kalması iyidir.

İnsanın kendi kendiyle hesaplaşmasında ve toplumsal çevresiyle yürüttüğü ilişkilerinde en iyi yol arkadaşıdır günlükler. İç dünyasını anlamakta yardımcı olduğu kadar dış dünyanın akışı içinde varoluşunu sorgulatır. Öznesi de nesnesi de kendisidir.

Günlükler, günleri günlerin içinde eritmeye benzer.

 

 
BAŞYAZI
ÇAĞDAŞ TÜRK DİLİ
Nisan 2024 - 434. Sayı
TÜRKÇE SÖZLÜK
YAZIM KILAVUZU
 
     
facebook twitter