17 Ağustos 1999'daki Yalova depreminde eşi ve kızıyla birlikte yaşamını yitiren derneğimizin kurucu üyesi Dilci-Eğitimci-Yazar Beşir Göğüş'ü, 99. doğum gününde 12 Şubat 2014'te, Çankaya Belediyesi Çağdaş Sanatlar Merkezinde yapılan, yaşamından kesitlerin aktarıldığı, Türk Devrimine emek verenlere saygılarımızı sunduğumuz törenle andık.
     Derneğimizin başkanı Sevgi Özel ile Göğüş ailesi adına Dilek Göğüş Ülgüray'ın konuşmalarıyla başlayan töreni Belin Çelebi sundu. 2013 yılında "Dil Derneği Beşir Göğüş Türk Dili ve Eğitimini Geliştirme Ödülü"ne değer yapıt bulunamadığından ödülün sunulamadığı etkinlik "Çocuk Okur, Büyük Düşünür" başlıklı açıkoturumla sürdü.
     Dil Derneği Başkanı Sevgi Özel, yaşadığımız karanlık günlere özellikle üniversitelerimizin suskunluğuna vurgu yaptığı konuşmasını "Beşir Göğüş ilerlemiş yaşına karşın örgüt bilinci ve disipliniyle bu derneğe sahip çıktı. Üretken oldu. Yılgınlık göstermedi, öfkeye yenilmedi. Öyleyse Beşir Göğüşleri doğum ve ölüm yıldönümlerinde anmakla yetinmemeliyiz. Onlar gibi yürekli olmalıyız!" sözleriyle bitirdi. (Konuşmanın tümü için tıklayınız.)

     Cumhuriyet Öğretmeninin Cumhuriyet Kızı Dilek Göğüş Ülgüray ise katılımcılara teşekkür ettiği konuşmasında Beşir Göğüş'ün şu sözleriyle konuklara seslendi: "Anadili eğitiminde bir ilke vardır: Çağın dilini öğretmek… Eğitimin bu bilimsel ilkesini kimse yadsıyamaz, görmezlikten gelemez, çünkü eğitim, yeni kuşakları da bu çağda yaşamak için eğitir, geçmiş çağlarda değil." (Konuşmanın tümü için tıklayınız.)
     "Çocuk Okur, Büyük Düşünür" başlıklı açıkoturumu Prof. Dr. Cahit Kavcar yönetti. İlk konuşmacı Prof. Dr. Sedat Sever edebiyatın çocukların yaşamındaki yerine ve kitap seçiminin ölçütlerine değinerek "İşaret parmağı havada öğretim olmaz. Duygu ve düşünce sağlığı, fiziksel sağlık kadar önemlidir," dedi. (Sedat Sever'in konuşması için tıklayınız.)

     Açıkoturumun diğer konuşmacısı Prof. Dr. Selahattin Dilidüzgün 1850'de çocuk eğitimi amacıyla kullanılan kitaplardan örnekler sunduğu konuşmasında özetle şunları dile getirdi:
     "İki tür okuma vardır: 1) Harfleri okuma; 2) Üretici ve yaratıcı okuma.
     Ne yazık ki edebiyat yaparken sanatın yaratıcı gücü yok ediliyor. İnsan için üretilmişi insandan uzaklaştırıyoruz. Okuma edimi kendi başına amaç değildir. Okumak, diğer özellikleri harekete geçirmenin aracıdır. Çocuklarımıza sanatsal ürünlerle ilişki kurmayı öğretmezsek okulda ve yaşam alanlarında birbirimizle iletişimi de yok ederiz. Temel amacımız çocuklara kendi kendine karar vermeyi öğretebilmek olmalı."
     İzleyicilerin soruları ve katkılarıyla varsıllaşan açıkoturumun ardından törenimiz anıların paylaşıldığı ağırlamayla sona erdi.